Bazı insanlar için hayatta geç kalma yaşı yoktur. Onlardan biri de 65 yaşındaki Ayşe Teyze. Birçok kişinin gözünde sıradan bir hayatı olan Ayşe Teyze, geçmişte ailesinin maddi imkansızlıkları nedeniyle eğitim alamadı. Ancak bu durum, onun azim ve kararlılığını asla yıldırmadı. Yaşına rağmen okuma yazma öğrenme kararı alan Ayşe Teyze, sadece kendi hayatını değil, çevresindeki insanların hayatlarını da değiştirmede kararlı.
Ayşe Teyze, çocukluğunda ailesinin zor şartlar altında yaşadığını ve bu sebeple eğitim almasına izin verilmediğini belirtiyor. “O zamanlar köydeki imkanlar kısıtlıydı. Ailemin gelirini artırmak için çalışmam gerekiyordu. Eğitim her zaman ikinci plandaydı,” diyor Ayşe Teyze. Belki de hayatındaki en büyük pişmanlık, okuyamamak oldu. Ancak yıllar geçtikçe içindeki öğrenme arzusunu kaybetmedi. Arkadaşları ve akrabaları market alışverişinde bile ona yardım ederken, Ayşe Teyze artık kendi başına bu işlerin altından kalkmak istiyor. İşte bu noktada, okuma yazma öğrenmeye başladı.
Ayşe Teyze, yerel bir halk eğitim merkezine kaydolduktan sonra günden güne daha güçlü bir motivasyonla derslerine katılmaya başladı. Haftada üç gün, genç öğretmenlerden okuma yazma dersleri alıyor. Her harfi, her kelimeyi büyük bir azimle öğreniyor. “Bazen çok zorlanıyorum, ama asla pes etmeyeceğim,” diye vurguluyor. Öğretmeniyle yapmış olduğu çalışmalar da ona cesaret veriyor. Her yeni kelime, onu bir adım daha ileri taşıyor. Ayşe Teyze için öğreneceği sadece harfler değil, aynı zamanda yaşamına yeni bir pencere açmak.
Ayşe Teyze’nin hikayesi, sadece kendi için değil, birçok insan için ilham kaynağı oldu. Yaşı 60’ın üzerinde olan birçok kadın ve erkek, onun cesaretinden etkilenerek kendi eğitim fırsatlarını değerlendirmeye başladı. Eğitim merkezinde, Ayşe Teyze gibi birçok katılımcı, okuyup yazmanın yaşamları üzerindeki etkilerini keşfetmeye çalışıyor. Ayşe Teyze, şöyle devam ediyor: “Benim gibi düşünen birçok insan bulunuyor. Eğitim, sadece gençler için değil, bizler için de geçerli. Öğrenmek hiçbir zaman çok geç değildir.”
Toplumda eğitim eksikliği birçok kişinin hayatına olumsuz yansırken, Ayşe Teyze gibi isimlerin yaşadığı bu değişim, dikkatleri çekmiştir. Okuma yazma becerisine sahip olmak, sadece eğitim düzeyini artırmakla kalmaz, aynı zamanda bireylerin yaşam kalitesini yükseltir ve topluma olan katkılarını da artırır. Ayşe Teyze’nin hedefi, hem kendisine hem de çevresindeki herkese bu meselenin önemini anlatmak. “Okuma yazma eksikliği, sadece bireyin değil, toplumun gelişimine de zarar veriyor. Bizler, yapmamız gerekenin farkında olmalıyız,” diyor.
Okuma yazma kurslarının sadece bireylere değil, topluma da fayda sağladığını vurgulayan eğitim uzmanları, Ayşe Teyze’nin hikayesinin bu konuda bir farkındalık yaratacağını düşünüyor. Yaşlı bireylerin topluma yeniden entegre olmasının, genç nesillere de olumlu bir örnek olacağını belirtiyorlar. Ayşe Teyze’nin çabaları, binlerce insanın önünde yeni bir kapı açıyor. Hayatın her anında bir şeyler öğrenme potansiyelinin olduğunu gösteriyor!
Sonuç olarak, Ayşe Teyze’nin okuma yazma öğrenme kararı, sadece kendi hayatında değil, etrafındaki tüm insanlarda umut ve ilham kaynağı oluyor. 65 yaşında bir insanın eğitimdeki azmi, toplumdaki eğitim eşitsizliğini ve bireylerin kendi hayatlarına yön verme güçlerini yeniden sorgulatıyor. Ayşe Teyze, okumanın ve yazmanın sıradan bir beceriden öte, özgürlük ve bağımsızlığın anahtarı olduğunun farkında. Örneğin, artık kendi başına mektup yazabilecek, marketteki etiketleri okuyabilecek veya belki de bir şair olarak toplumuna katkı sağlayabilecektir. Onun hikayesi, öğrenmenin yaşı olmadığını ve hayat boyu öğrenmenin önemini hatırlatıyor.