Ülkemizde son dönemde artan trafik kazaları, her geçen gün can almaya devam ediyor. 20 Ekim 2023 tarihinde yaşanan acı olay, bu trajedinin bir başka örneği olarak kayıtlara geçti. İstanbul’da meydana gelen kazada, iki genç kadın hayatlarını kaybetti. Alkollü sürücünün neden olduğu bu feci kaza, toplumda büyük bir üzüntü yarattı ve gelecekteki benzer olayları önlemek için alınması gereken önlemler üzerine yeni tartışmalar başlattı.
Olay, akşam saatlerinde gerçekleşti. 25 yaşındaki Tuğba ve 27 yaşındaki Seda, arkadaşlarıyla birlikte bir akşam yemeği için buluşmuştu. Yemek sonrası dönüş yolunda, ilk belirlemelere göre alkolü aşırı miktarda tüketen 30 yaşındaki sürücünün kullandığı araç, genç kadınların bulunduğu araca çarptı. Çarpmanın etkisiyle her iki araç da büyük hasar aldı. Olay yerine gelen acil sağlık ekipleri, genç kadınların kurtarılamadığını bildirdi. Alkollü sürücü ise olay yerinden kaçmaya çalışırken, polis ekipleri tarafından kısa sürede yakalandı.
Görgü tanıklarının ifadelerine göre, alkollü sürücünün hız limitlerini aştığı ve trafik kurallarını hiçe saydığı belirlendi. Kazanın ardından alkollü sürücü, gözaltına alındı ve ifadesi alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Aileler, bu kaybın acısıyla yas tutarken, dostları ve çevreleri de olayın şokunu yaşıyor.
Olay, sosyal medyada ve ulusal medya platformlarında geniş yankı buldu. Birçok vatandaş, alkollü sürücülerin yola çıkmanın cezasız kalmaması gerektiğini savunurken, sosyal medyada adalet talep eden paylaşımlar arttı. Kazanın ardından çeşitli sivil toplum kuruluşları, trafik güvenliği konusunda farkındalığı artırıcı kampanyalar başlattı. Gençlerin hayatlarının son bulması, toplumda "Yeter Artık" çağrısının güçlenmesine sebep oldu. "Alkol Yüzünden Hayat Kaybı" başlığıyla yapılan paylaşımlarda, trafik güvenliği konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar vurgulandı.
Bu olay, aynı zamanda alkollü araç kullanımının yasalar tarafından ne kadar ciddiye alındığını da gözler önüne serdi. Uzmanlar, bu tür kazaların önüne geçmek için sadece yasal düzenlemelerin yeterli olmadığını, toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Özellikle gençlerin trafikteki davranış biçimlerinin değiştirilmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Eğitim programları, seminerler ve kamusal alanlarda farkındalık çalışmaları hayata geçirilmeli. Bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması adına toplumun her kesimine büyük görevler düşüyor.
Trafik kazalarında yaşanan can kaybı, sadece kaybedilen hayatlarla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda aileler, arkadaşlar ve toplum üzerinde de derin yaralar açıyor. Bu nedenle, her bir sürücünün sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, alkol kullanmaktan kaçınması ve trafik kurallarına uyması büyük bir önem taşıyor. Tuğba ve Seda’nın kaybı, bir kez daha bu gerçeği gözler önüne serdi.
Olayın hemen ardından başlatılan soruşturmada, yetkililer olay yerindeki güvenlik kameralarının kayıtlarını incelemeye aldı. Böylece, kazanın sebep ve sonuçlarını daha iyi anlayabilmek için kapsamlı bir rapor oluşturulması hedefleniyor. Bu rapor, ileride benzer kazaların önlenmesi noktasında da önemli bir kaynak niteliği taşımakta. Yıllardır mücadele edilen trafik kazalarının önlenmesi için yapılan çağrılar bir kenara atılmamalı; durumun ciddiyeti toplumda her kesim tarafından anlaşılmalıdır.
Maalesef Tuğba ve Seda’nın trajik kaybı, bir kez daha akıllara önemli bir soruyu getiriyor: “Alkolün etkisi altında araç kullanmak, başka hayatların son bulmasına neden olmamalı.” Bu tür olayların yaşanmaması için hem bireylerin hem de toplulukların aşırı dikkatli olması gerekiyor, çünkü hayat sadece bir aracın hızına bağlı bir risk değil, aynı zamanda tüm insanların güvenliğini de içeriyor.
Unutulmamalıdır ki, trafikte alınacak her önlem, yeni hayatların kurtulmasına katkı sağlar. Tuğba ve Seda'nın anıları, bilinçli bir sürüş kültürünün yaygınlaşması için bir çağrı niteliği taşıyor. Herkes, bu kazadan gereken dersleri çıkarmalı ve bir daha yaşanmaması için üzerine düşeni yapmalıdır.