2016 yılında Türkiye’nin küçük bir kasabasında meydana gelen trajik bir olay, yıllar sonra yeniden gündeme geldi. O dönemde, sokak içerisinde bir çikolata poşetinin yanında bir bebek cesedi bulunmuştu. Bu olay, kasaba halkını derinden sarsmış, polis ve sağlık ekipleri olay yerine geldiğinde herkes büyük bir şok yaşamıştı. Bebek, hayatının en başında trajik bir sona mahkum olmuştu. Ancak, yıllar içinde bu olayla ilgili ortaya çıkan gerçekler, herkesin aklında “bunlar nasıl yaşanabilir?” sorusunu bıraktı. Bu kapsamda, cesedin ortaya çıkışıyla birlikte yaşanan gelişmeleri ve yıllar süren bu korkunç sırrı yeniden ele alıyoruz.
2016 yılında, bir sabah kasabaya bağlı bir parkta yürüyüş yapan bir vatandaş, çikolata poşetinin yanında bebek cesedini buldu. Şok içerisinde durumu hemen yetkililere bildirdi. Olay yeriye gelen polis ekipleri, çevrede güvenlik şeridi çekerek halkı uzaklaştırdı. Hemen sonrası, sağlık ekipleri çocuğun ölüm nedenini belirlemek için incelemelere başladı. O sırada, kasaba halkı içinde yaşanan dehşet dolu konuşmalar, sosyal medyada hızla yayıldı. Bebek cesedi, yalnızca kasabanın değil, tüm ülkenin gündemine oturdu.
İlk soru, bebeğin kim tarafından ve neden burada bırakıldığıydı. Olayın detayları incelenirken, soruşturma süreci derinleşti. Otopsi raporları, minik bebeğin ölüm nedeninin asfiksiyona bağlı olduğunu ortaya çıkardı. Yani, bebek nefes alamayarak hayata veda etmişti. Ancak, bu bilgiden çok daha fazla soru kanıt eksikliğiyle karşımızda duruyordu. Bebek neden burada bulunmuştu? Ailesi kimdi? Bu sorular, yalnızca otopsi sonuçlarıyla değil, kasaba halkındakilarına da yöneltilerek yanıt arayışına girdi. Ama en başından beri beklenen yanıt, yıllar geçse de gelmedi.
Aradan geçen yedi yıl boyunca, bebek cesedi olayı unutulmaya yüz tutmuştu. Fakat 2023 yılında, sosyal medya aracılığıyla eski bir kasaba sakininin yaşadıkları tekrar gündeme geldi. Bu kişi, o gün bulduğu cesedin, kendi hayatında nasıl bir iz bıraktığını anlatarak geniş bir kitleye ulaştı. Olayın derinlemesine araştırılmaması ve aydınlatılmaması, bu kişinin yaşadığı vicdan azabını ortaya çıkardı. Gazetecilerin dikkatini çeken bu paylaşım, olayla ilgili yeni bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Hatta bu durum, bazı yerel gazeteler tarafından da ele alındı.
Paylaşımların hemen ardından olayın tekrar incelenmesi gerektiği yönünde yoğun bir kamuoyu baskısı oluştu. Yıllar geçse de bebek ile ilgili her yeni bilgi, insana tekrar tekrar hatırlatıyordu. Özellikle çikolata poşetinin ne anlama geldiği merak konusu olmuştu. Bu poşetin olayı derinlemesine incelemek için bir ipucu olabileceği düşünülüyordu. Uzun yıllar süren sessizlikten sonra, bebekle ilgili yeni bilgiler edinildi. Bazı tanıklar, poşetin civarında bir kadın gördüklerini iddia etti. Ancak tanıkların ifadeleri birbiriyle çelişiyor, beklenmedik yollar açığa çıkıyordu.
Sonuç olarak, bu korkunç olay ve aradan geçen yıllar boyunca açığa çıkan gerçekler, kasaba halkını sürekli tedirgin etti. Sahip olduğu sırlar, yalnızca kasabalılar değil, tüm Türkiye için önemli bir araştırma konusuydu. Adaletin tecelli edebilmesi için ilgili mercilerin alması gereken tedbirler; çocuk istismarı, kayıp çocuklar ve çevremizdeki olayların ciddiye alınması adına son derece önemli hale geliyordu. Bebek cesedi olayı, sadece bir ölüm değil, aynı zamanda bize toplum olarak dikkat edilmesi gereken bir dönüm noktasıydı. Yıllar sonra gündeme gelen bu olay, çocukların ve ailelerin yaşadığı çetin şartları tekrar düşündürmeye ve insanlık adına bazı gerçekleri sorgulatmaya devam ediyor. Neler olduğu ve nedenselliği, yalnızca geçmişin izlerini değil; gelecek nesillerin alacağı dersleri de barındırıyor.