Son günlerde ülke gündemini sarsan Erva cinayeti davasında, mahkeme heyeti nihai kararını verdi. 23 yaşındaki genç kadının yaşamına son veren katil, cinayet sonrası gerçekleştirdiği dehşet verici olaylarla dikkatleri üzerine çekmişti. Erva'nın parçalanmış cesedinin bulunması ve katilin bu çirkin eylemini nasıl gerçekleştirdiği, adalet sürecini hızlandıran unsurlar arasında yer aldı.
Erva'nın cinayeti, geçtiğimiz aylarda yaşanan bir olayla gündeme oturmuştu. Genç kadının kaybolmasının ardından, aile üyeleri ve arkadaşları durumu yetkililere bildirdi. Arama çalışmalarının başlatılmasıyla birlikte, Erva'nın kaybolduğu gün çevresindeki güvenlik kameraları incelendi. Yapılan incelemeler sonucunda, gece görüntülerinde ortak bir tanıdık olan katil tespit edildi. Olayın üzerinden çok geçmeden, katil kısa sürede gözaltına alındı. Polis, katilin itirafları doğrultusunda yaptığı teslimatların ardından bayanın cesedini buldu. Ancak buluşma noktası, tüm şehri dehşete düşüren bir manzara ile karşı karşıya bırakmıştı. Cesedin parçalanmış olması, tüm Türkiye'de bu cinayeti lanetleyen bir nefret havası yarattı.
Yargı süreci, Erva'nın ailesinin şikâyetleri doğrultusunda hızla ilerledi. İlk duruşma, davanın kamuoyunda yarattığı infial ve merak nedeniyle oldukça yoğun bir ilgi gördü. Katil, duruşmada duruşmanın amacıyla, suçlamaları kabul etmediğini, Erva'yla olan ilişkilerinin normal olduğunu savunsa da mahkeme heyeti tüm delil ve tanık ifadeleri ışığında az çok bir fikir sahibi oldu. Duruşmalar boyunca yapılan ifadelerde, Erva'nın son anlarına ait verdikleri ifadeler ve oluşan cinayet sahnesindeki detaylar dinleyicileri duygusal açıdan etkiledi. Sonunda, katil 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar, adaletin yerini bulduğuna inanan Erva’nın yakınları tarafından memnuniyetle karşılandı.
Bu cinayet, yalnızca Erva'nın hayatına son vermekle kalmadı, aynı zamanda toplumda cinsiyet temelli şiddete karşı farkındalığı artırmayı da hedefledi. Pek çok STK ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu, bu olayın ardından kampanyalar düzenleyerek kadınların maruz kaldığı şiddeti gözler önüne sermek için harekete geçti. Ülkemizde artan kadın cinayetleri, bu tür davalara gösterilen dikkat ve toplumsal bilinçlenmenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Gerçekleştirilen yürüyüşler ve etkinlikler sayesinde, toplumun bu konuda daha duyarlı hale gelmesi gerektiği savı güçlendi.
Erva'nın katilinin aldığı ceza, yalnızca bir ceza değil, aynı zamanda topluma verilen önemli bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Kadınların can güvenliğinin sağlanması ve haklarının korunması yönündeki mücadele, bu olayla bir kez daha gün yüzüne çıkmış durumda. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar ve etkinlikler, Erva'nın anısını yaşatmanın yanı sıra, benzer olayların yeniden yaşanmaması adına toplumsal bir çağrı oluşturmayı amaçlıyor.
Sonuç olarak, Erva cinayeti, hali hazırda tetikleyici bir olay olmayı sürdürmekte ve toplum olarak bu soruna daha duyarlı olmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Umut ediyoruz ki, gelecekte benzer olaylar yaşanmaz ve herkesin eşit ve güvenli bir yaşam sürdüğü bir toplumda yaşarız.