Son dönemde dünya gündeminin merkezinde yer alan Suriye krizi, hem bölgesel hem de uluslararası siyaseti derinden etkilemeye devam ediyor. Suriye Devleti'nin lideri Beşar Esad'ın iktidarını korumasında önemli bir rol oynayan Rusya, bu ülkeyle olan ilişkilerini daha da güçlendirme konusunda kararlı. Peki, Vladimir Putin neden Esad'ı bu kadar sıkı bir şekilde destekliyor? Bu sorunun yanıtı, sadece iktidar dengeleriyle değil, aynı zamanda bölgedeki enerji kaynakları, stratejik hâkimiyet ve uluslararası ittifaklarla da doğrudan bağlantılı.
Rusya, Suriye'deki askeri varlığını artırarak, Orta Doğu'daki etki alanını genişletmeyi hedefliyor. Suriye, coğrafi konumu itibarıyla hem Akdeniz'e hem de Orta Doğu'nun diğer önemli noktalarına ulaşım açısından stratejik bir konumda yer alıyor. Rusya'nın Suriye ile olan ilişkisi, sadece askeri değil, ekonomik ve siyasi boyutları da kapsıyor. Esad rejimi üzerinden bölgedeki diğer ülkelerle kurduğu ilişkiler, Rusya'nın dış politikasını şekillendirmede önemli bir unsur teşkil ediyor.
Özellikle 2015 yılından bu yana, Suriye'ye yaptığı askeri müdahalelerle dikkat çeken Rusya, bölgedeki askeri üslerini de güçlendiriyor. Tartus ve Hmeymim üsleri, Rusya için bölgenin jeopolitik dengelerinde önemli bir rol oynuyor. Bu üsler sayesinde, Rusya hem Akdeniz’deki askeri gücünü artırmakta hem de Batı ile olan siyasi çekişmelerde güçlü bir üs olmaktadır.
Esad rejiminin sürdürülmesi, sadece Rusya'nın çıkarları açısından değil, aynı zamanda İran ve Hizbullah gibi müttefikleri için de kritik bir öneme sahip. Bu durumu göz önünde bulundurmak, Suriye'deki gelişmeleri anlamak açısından önemli bir anahtardır. İran, Suriye'deki varlığıyla hem İsrail'e karşı bir güç dengesinin sağlanmasına yardımcı olmakta hem de Lübnan'daki Hizbullah üzerindeki kontrolünü güçlendirmektedir. Bu bağlamda, Rusya'nın Esad'ı desteklemesi, İran’ın da bölgedeki etkinliğini sürdürmesine yardımcı olmaktadır.
Öte yandan, Rusya'nın Esad'a olan desteği, Batı ülkeleriyle olan ilişkilerini de etkilemekte. Batı, Suriye'deki iç savaşa yönelik müdahalede bulunmuş ve çeşitli ambargolar uygulamıştır. Ancak Rusya, Esad’ı koruyarak, Batı'nın bu müdahalelerinin başarısız olmasını sağlamakta ve uluslararası alanda zayıf kalan Batı'nın stratejisini boşa çıkarmaktadır.
Bütün bu dinamikler göz önünde bulundurulduğunda, Putin’in Esad'ı bırakmama kararı, hem Suriye hem de uluslararası siyasetteki dengeleri değiştiren bir faktör olarak öne çıkıyor. Esad, hem Rusya'nın bölgedeki stratejileri için bir parantez hem de Orta Doğu'daki güç dengesinde bir denge unsuru olarak karşımızda duruyor.
Sonuç olarak, Putin'in Esad'ı destekleme kararlılığı, birçok siyasi, ekonomik ve askerî faktörle iç içe geçmiş bir durum. Rusya'nın Suriye'deki varlığını sürdürmesi, sadece Esad'ın geleceğiyle değil, aynı zamanda Orta Doğu'daki güç dengeleriyle de doğrudan bağlantılı. Bu karmaşık yapı, dünya gündeminde önemli bir yer tutmaya devam edecek gibi görünüyor. Sadece Suriye değil, tüm bölge ve dünya için etkileri derin ve uzunca bir süre hissettirecek gibi.